Reklamı Kapat
İhsan YALÇINKAYA

İhsan YALÇINKAYA

HAZİN BEYAZ SARIKAMIŞ!

Karlarla kaplı Allahuekber Dağları’nda, 1914 Aralık ayının son günlerinde yaşanan ve tarihimize “Sarıkamış Faciası” olarak geçen, on binlerce Mehmetçiğin can vermesine neden olan büyük harbin 107. yıl dönümü. Milletimizin tarihinde; ihtişamlı zaferler, sevinçler kadar hüzünlü yapraklar da vardır. Millî hafızamıza kazınmış en unutulmaz savaşlardan biri olan ve bir kor hâlinde milletimizin yüreğini yakmaya devam eden Sarıkamış Harekâtı da bunlardan biridir. Sarıkamış; buzlu rüzgârlarda, amansız emirlere göğüs gerip soğuğun pençesinde can çekişerek kırılan Mehmetçiğin; dillere destan kahramanlığı, fedakârlığı ve mücadele azminin destanıdır. Tarihimizin en dramatik savaşlarından biri olan Sarıkamış Harbi; donarak şehit olan doksan bin askerimizin, gecenin kör vaktinde karlara gömülen mosmor bedenlerinden yükselen feryadın adıdır. Sarıkamış, Mehmetçiğin her türlü şartta; irade, cesaret ve disiplininden oluşan karakterini nasıl muhafaza ettiğinin tarihe altın harflerle yazıldığı muhteşem bir semboldür. Sarıkamış Harekatı’nın düşman kuvvetlerini arkadan kuşatmayı hedef alan plan olduğu, bilinen bir gerçektir. Stratejik faktörlerden zaman ve iklim şartları uygun değerlendirilmediği için hepimizin sinesini yakan sonuç kaçınılmaz hâle gelmiş ve Sarıkamış, millî harp tarihimizin en acı muharebelerinden birine sahne olmuştur. Ordumuz, çok ağır şartlar altında gerçekleşen bu muharebede, ölüme karşı topyekûn direnmiş; yurdunu korumak ve kutsal değerleri uğruna başarıya ulaşmak için var gücüyle gayret sarf etmiş; vatan namına nelerin yapılacağını, canını seve seve feda ederek göstermiştir. O gün Allahuekber Dağları’nda; yokluk içinde, zemherinin kavurucu soğuğunda dağları aşmaya çalışan; ayakkabısız, paltosuz, üstsüz başsız körpe fidanların hüzünlü hikâyelerini; bizler, bugün gibi kalplerimizde hissetmekteyiz. Ölümsüz nağmelerle milletimizin dimağına nakşolan bu facia ve kahramanlık, vatan evlatlarının buz tutmuş bedenlerini; dağlardan, taşlardan yankılanan çığlıkları; Kayseri’den Çanakkale’ye, Amasya’dan Çorum’a, Diyarbakır’dan İzmir’e kadar umutla bekleyen anaların, gelinlerin ağzından yanık türkülere dönüşerek avazları arşa yükselmiş, milletimize mal olan binlerce Sarıkamış ağıtları kayda geçirilerek tarihin dertli sayfalarında müstesna yerini almıştır. Memleketimizin birçok şehrinde olduğu gibi Kayseri’de de yetişen her genç; o günün anılarıyla büyümüş, hatıralarıyla yüzleşmiş; hemen her evde, her ocakta, Sarıkamış ağıtlarındaki kelimelerin ardına gizlenen duyguların her dile getirilişinde, kırık yürek atışları yeniden çırpınışa dönüşmüştür. Aziziye Askerlik Şubesine davet edilen Döne Hala’nın 15 gün arayla iki oğlunun da şehit haberini almasının ardından söylediği “Taş olsa adam dayanmaz / On beş günde iki şelek / Beni serçe vursa yıkar / Benimle uğraşma felek” sözleri; umutsuzluğun, sızının, çaresizliğin, gözyaşının mısralardaki yankısıdır. Pınarbaşı’nın Sindel köyünden Zeliha Hatun’un, yöre mahlasıyla “Kara Zala” adında ümmi kadınımızın, yüreğinin derinliklerinden süzülen duyguları aktardığı, savaşın sonuçlarını apaçık izah eden ağıtlarında geçen “Sarıkamış ne aralı / Kimi ölmüş kimi yaralı” dizeleri ile onu takip eden ve tarihimizde hiç yaşanmamış bir gerçeği dile getiren “Bunu duyan var mı ola / Yalan dünya kurulalı” feryadı; savaşın ne kadar çetin geçtiğini öyküleştirerek bu acıklı harbi, en yalın şekliyle gözler önüne sermiştir. Yurdun dört bir yanından toplanan ayağı çarıklı, yarı aç yarı çıplak, daha bıyığı bile bitmemiş, ellerine silah verilen delikanlıların; savaşta daha hızlı hareket etsinler diye kaputları, yiyecekleri ellerinden alınan binlerce gencin alın yazıları; açlık, soğuk, bit ve salgın hastalıklarla birleşince “İbrişimin kozaları / Battı Avşar kazaları / Sarıkamış’ta kırıldı / Koç yiğidin tazeleri” nidaları dökülmüştür yanan yüreklerden. Köyünden başka hiçbir yeri mekânı tanımayan Zala Teyze; Pınarbaşı’ndan Sarıkamış’a kadar uzanan çığlığında, Altunbulak köyü ve Soğanlı Dağları’nı ince bir ruhla dizelerine yerleştirerek söylediği “Uşak gider sürüyünen / Mehter öter boruyunan / Her nereye vardıyısam / Bir gelin var karıyınan” dörtlüğünde, bütün erkeklerin savaşa alındığını ifade etmiş; ölüme karşı tüm gücüyle direnen Avşar Beyi çocuklarının acısıyla hislenerek savaşın sonucunu da “Benim korkum Rus’tan değil / Kara kışa kurban verdim” sözleriyle özetlemiştir. Birinci Dünya Savaşı sırasında gerçekleşen Sarıkamış Harekatı’nda Mehmetçikler; tabiata da emir verenlere de karşılarındaki düşmana da sitem etmiş ancak Allah’a teslimiyetle bakan gözleri O’nun rahmetini yüreklerine akıtabilmek istercesine, ellerini semaya kaldırarak her biri birer fütuhat oku, birer çelik misali; Yaradan’ının önünde diz çökmüş, vatan namına Sarıkamış’ta bir kabristan olmuşlardır. Şehadet arzulu bir ecdadın ahfadı olduğumuzu anlayacak ve anlamlandıracak olan; en dinamik cevherin altı bin yılı aşkın şanlı tarihimize sahip milletin gençleri olduğu inancı, tartışılmaz bir gerçektir. Ahlaki ve manevi değerler üzerinde sergileyecekleri tutum konusunda arayış içerisinde olan genç nesiller için Sarıkamış’ta gencecik bedenlerini düşmana siper eden yiğitlerin gösterdiği mücadele, emsalsiz bir ibrettir. Sarıkamış’ta yaşananlardan ders alarak bizlere bırakılan bu güzel vatana ve bağımsızlığımıza sahip çıkmak, bu değerleri gelecek nesillere aktarmak, hepimizin ortak sorumluluğudur. Tarih, ancak bunu gerçekleştirdiğimiz takdirde bizim için kendi mecrasında bir anlam kazanmış olacaktır. Sarıkamış’ta tek kurşun atamadan binlerce vatan evladının şehadete yürüyerek kardan mezarlara düşüşü, Mehmetçiğin Aziz Türk milletine en kutsal hatıratıdır. Varisleri olarak şehitlerimizin bıraktığı mukaddes emaneti devralıp koruma kararlılığı ve duyarlılığı içerisinde olmak, hepimizin asli görevidir. Çöl ateşinden Sarıkamış ayazına nakledilen kar çiçekleri başta olmak üzere yurdumuzun dört bir yanından gelip Allahuekber Dağları’ndaki amansız mücadelede can veren, kömür karası saçları beyaza bulanarak Hakk’a yürüyen bütün civanmertlerimizi; millet olarak rahmet ve minnetle yâd ediyoruz. İhsan Yalçınkaya
PAYLAŞ
×