Ticaretin neredeyse ilk zamanlarından beri organize edilmekte olan ve günümüzde de önemli ticari aktivitelerden sayılan fuarlar, tarihler boyunca milyonlarca alıcıyı ve satıcıyı aynı merkezlerde toplamayı başarmış; dünya toplumları tarafından yerel ve uluslararası ticaretin önemli tanıtım faaliyetlerinden biri olarak kabul edilmiştir.
Özellikle sanayi devriminin etkisiyle artan fuar hizmeti ihtiyaçları, günümüze kadar güçlenerek gelmiş; neredeyse tüm ülkelerde yayılmış olduğu gibi, Türkiye''de de 1940''lı yıllardan sonra Türk ticaretinin önemli aktiviteleri arasında yerini almıştır.
Şimdilerde ise sırf Türkiye''de bile günlük ve haftalık onlarca fuarın düzenlendiğine şahit olmak mümkün. Nitekim fuarcılık, sözgelimi binlerce insanın ekmek kapısı haline dönüşmüş, fuarcılıktaki gelişmeler birçok yeni sektörün doğmasına, zayıf kalan sektörlerde önemli adımlar atılmasına katkıda bulmuştur. Bununla paralel olarak önemli bir coğrafi konuma ve üretim gücüne sahip Türkiye''de de fuarcılık oldukça güçlenmekte; devlet politikası olarak desteklenen fuarcılık hizmetleri ile de milyonlarca yerli ve yabancı ziyaretçinin buluştuğu merkezler olarak faaliyetlerine devam etmektedir.
Fakat günümüzde temelde ihracatı hedefleyen ve dünya markaları çıkarmak isteyen yerli üretimimiz için fuarcılık hizmetlerinin birtakım olumsuz etkileri de görülmeye başlanmıştır. Esasen yazımın amacı da bu konuda dikkatli olunması gerektiği hususunda naçizane uyarılarda bulunmaktır.
Nitekim, günümüz fuarları önemli sermaye harcamalarının yapıldığı ve organizatör firmalar için önemli kazançların elde edildiği platformlara dönüşmüş, organizatör firmaların olumsuz ve gayri-tecrübesiz organizasyonları ile de özellikle ihracat fazlası veren sektörlerimize darbe vurduğu gözlemlenmektedir.
Gelişmiş ülkelerde fuarlar, devletin kontrolü altında ve belirli bir markalaşma kültürü ile ve sektörel bazlı olarak yılda neredeyse en fazla 1 defa organize edilirken, Türkiye''de aynı sektörler için dahi birbiriyle rekabet eden ve gerek yakın tarihlerde gerekse birçok ilde fazla fazla düzenlendiği görülmektedir.
Bu talep fazlası fuarlar, özellikle potansiyel ihracat müşterilerinin bölünmesine, sektörlerde fuarlardan tam verim alınamamasına, katılımcı firmalar nezdinde yapılan harcamaların amacına ulaşamamasına sebep olmaktadır.
Türkiye''nin en güçlü olduğu tekstil, gıda, tarım, otomotiv, mücevherat, mobilya, dayanıklı tüketim gibi ihracat fazlası veren sektörlerde ne yazık ki bu tarz birbiriyle rekabet eden fuarlar düzenlenmesi ile, yerli üretimimizin ve birbirinden değerli markalarımızın dünya rekabetinde hak ettiği yeri alamadığını düşünüyorum.
Sadece gelişmiş ülkelerde değil, bugün Çin, Singapur ve Dubai fuarları dahi birer dünya fuar markası olarak, milyonlarca yerel ve uluslararası alıcı ve satıcıyı bir araya getirmekte; bu ülkelerdeki yerel üreticilere gayet verimli sonuçlar oluşturarak, milyonlarca ziyaretçiden de turizm geliri oluşmasına vesile olmaktadır.
2023''te 500 Milyar Dolar İhracat vizyonu ile kararlı adımlar atan ülkemiz ve yerel üreticilerimiz için çeşitli sektörler adına düzenlenen fuarların birer zafiyet örgütlerine değil, birer marka makamına dönüşmesi için devlet nezdindeki denetleyici ve düzenleyici kuruluşlarca gerekli adımların atılması gerektiğini düşünüyorum.