Anadolu sakinleri neden devasa yeraltı şehirlerinde yaşadı?
Derinkuyu adı verilen bu şehir yüzyıllar önce terk edilmişti.
Kapadokya''da keşfedilen Derinkuyu, kilometrelerce uzanan tünellerle birbirine bağlanan çok sayıda yeraltı yerleşiminden oluşuyor. Ağın bazı kısımları 75 metre derinliğe kadar uzanıyor.
Derinkuyu''nun oyulduğu kaya, tüf diye de bilinen yoğun volkanik kül katmanlarından oluşuyor. Söz konusu yumuşak kaya, gözenekli ve kırılgan.
Bu da eski insanların bu yeraltı şehirlerini kazma ve kürek gibi basit aletlerle bu devasa şehri nasıl kurabildiğini açıklıyor.
Kapadokya halihazırda zengin bir volkanik tarihe sahip. Kültür Bakanlığı arkeologlarına göre, Derinkuyu''da ilk yerleşim MÖ 7 ila 8. yüzyıllarda Frigler tarafından oyuldu. Frigler, Demir Çağı''nın önde gelen mimarları arasındaydı ve karmaşık mega inşaat projeleriyle tanındılar.
Ancak yeraltı şehrinin Persler veya Hititler tarafından kurulduğunu öne süren başka teoriler de var.
Derinkuyu''yu anlatan ilk yazılı anlatımlar, Anadolu''daki insanların evlerini yeraltında kazdıklarından bahsederken, bu alanların bir aileye, evcil hayvanlara ve yiyecek stoklarına yetecek kadar büyük olduğunu anlatıyor.
Bu noktada akla şu soru geliyor: Eski Anadolulular neden yeraltı şehirlerinde yaşadı?
Kavurucu yaz günleri
Derinkuyu, Bizans döneminde en parlak dönemlerini yaşamış gibi görünüyor. O dönemde yerleşim, 445 kilometrekarelik bir alanı kaplayan geniş bir komplekse dönüşmüştü.
Derinkuyu''nun nüfusunun 20 bin civarında olduğu sanılıyor.
Yeraltı şehri, o dönemde yüzeyde yaşayanların yararlanabileceği tüm olanaklara sahipti. Tipik bir Derinkuyu evinde yatak odaları, mutfaklar ve banyolardan oluşan alanlar vardı.
Havalandırmayı ve suyun akmasını sağlayan hava boşlukları ve su kanalları inşa edilmişti.
Anadolu''nun kavurucu yaz günlerinde Derinkuyu sakinleri, sabit mağara sıcaklıkları sayesinde muhtemelen o zamanın tipik şehir sakinlerinden daha rahat yaşıyordu. Yine de Güneş ışığının olmayışı bir miktar sıkıntı yaratmış olabilir.
İşgalcilerin yarattığı tehlike
Eski Anadolu halkının bu şehirleri inşa etmesinin bir diğer nedeni de muhtemelen işgalcilerdi.
Örneğin bu şehirlerde su, 55 metre derinliğindeki yeraltı kuyularından sağlanıyordu. Bunlar muhtemelen hem yeraltında hem de yüzeyde yaşayanlara su sağlıyordu. Su temini aşağıdan yukarıya doğru kontrol ediliyordu, alt katlar üst katlara giden su akışını kesebiliyordu.
Bu da işgalcilerin kuyuyu zehirlemesini önleyen bir sistemdi.
Yeraltı yaşamında muhtemelen bazı olumsuzluklar vardı. Ancak uzmanlara göre bunlar, Derinkuyu''nun sunduğu ekstra güvenlik sayesinde hafifletildi.
İlk Hıristiyanlar, Romalıların zulmünden kaçmak için şehre akın etmişti. Daha sonra 780 ve 1180 arasındaki Arap-Bizans savaşları sırasında Derinkuyu''nun Müslüman Araplar için güvenli bir sığınak olması, şehri önemli ölçüde genişletti.
Tehlike yaklaştığında bölge sakinleri yeraltına çekildi. Tünele erişimi yuvarlak taş kapılarla kapattılar ve tehdit geçinceye kadar kendilerini hayvanları ve stoklarıyla bu tünellere sakladılar.
Son çare olarak da oradan canlı çıkmak için gizli kaçış yolları inşa ettiler.
Arkeologlara göre buradaki tüneller kasten dar biçimde oyulmuştu. Bunun amacı da içeri girmeyi başaran işgalcileri bu geçitten birer birer geçmeye zorlamaktı.
Aydınlatma meşalelerle sağlanıyordu.
Halihazırda Kapadokya, tüften oyulmuş 250''den fazla yeraltı kentinin yanı sıra çok sayıda mağara kilisesine de ev sahipliği yapıyor.
Üstelik arkeologlar 2013''te Nevşehir''de Bizans döneminden kalma bir kalenin altında yeni bir yeraltı şehri keşfetti.
Halen kazılan alanın Derinkuyu''ya rakip olabileceği ve hatta belki de onu gölgede bırakabileceğine inanılıyor. Zira ilk ölçümler, alanın yaklaşık üçte bir oranında daha büyük olduğunu gösteriyor.